Müzikte one hit wonder diye bir kavram vardır. Tek bir hit şarkıyla popüler olup başka iyi şarkısı olmayan şarkıcılar için kullanılır. Aynı şey yönetmenler için de söz konusu olabiliyor. İmkansızı başaran, harika bir film çekip sonra da ortadan kaybolan yönetmenler var. Örneğin aşağıda isimlerini göreceğiniz beş yönetmene ne oldu? Film yapmak isteyen herkesin amacına nasıl ulaştılar ve sonra nasıl bilinmezliğe gömüldüler?
Tony Kaye – ‘American History X’
Tony Kaye’in ibret verici öyküsü, Hollywood’un kayıt defterine işlendi ve unutulmazlar arasına girdi. 1998’de beyaz üstünlükçülerin ırkçılığını ele alan kışkırtıcı ilk uzun metrajlı filmi American History X övgü dolu eleştiriler aldı ve başrol oyuncusu Edward Norton’a da Oscar adaylığı getirdi.
Kaye bu başarının ardından memnun olmak yerine, filme dair gerçek vizyonunu gölgede bırakmakla suçladığı Norton ve New Line Cinema’ya karşı kampanyalar yürüterek gelecek vaat eden kariyerini yerle bir etti. Gerçek tabii ki başkaydı; kendisiyle çalışmak çok zordu. Stüdyo ondan filmden kesitler sunmasını istediğinde “İlk kez yönetmenlik yaptığımın farkındayım ama Stanley Kubrick’in sahip olduğu özerkliğe ve saygıya ihtiyacım var” dediği iddia edildi. Sonunda film elinden alındı ve yeniden kurgulandı. Bu da Norton’a ve stüdyoya saldıran reklamlar için kendi cebinden 100 bin dolar ödemesine yol açtı.
Kaye, American History X’ten sonra başarılı olamadı. Bunun yerine, Hollywood’da istenmeyen adam ilan edildi ve bu kadar büyük bir yankı uyandırmasının üzerinden geçen 27 yılda sadece iki silik bağımsız filmde çalıştı.
“Egom önüme geçti. Bu tamamen benim hatamdı. Mümkün oldukça özür dileme fırsatını değerlendiriyorum” diye itiraf edecek kadar öz farkındalığı vardı.
Kinka Usher – ‘Mystery Men’
1999’da vizyona girdiğinde başarısızlığa uğramasına ve kötü eleştiriler almasına rağmen, bu süper kahraman komedisi yıllar içinde kült bir izleyici kitlesi kazandı ve bunun haklı bir sebebi var. Öncelikle oyuncu kadrosu iyi; Ben Stiller, William H Macy, Janeane Garofalo ve Hank Azaria ülkenin en vasat süper kahramanları olarak harika bir iş çıkarıyorlar.
Ama Mystery Men’in vizyona girdiğinde izleyici bulamamasından daha ilginç olanı yönetmeni Kinka Usher’ın bir daha asla uzun metrajlı film çekmemiş olması. Belki aldığı eleştirilerden etkilenmişti, belki de film bu kadar çok para kaybettiği için kara listeye alınmıştı. Her ne olursa olsun bir yönetmenin Hollywood’da sadece tek bir şansının olması son derece sıra dışı.
Fransız yönetmen o kadar büyük bir hızla ortadan kayboldu ki, bir ara internette “Kinka Usher”ın aslında var olmadığı, filmi gerçekte Tim Burton’ın böyle bir takma isimle yönettiği gibi komik söylentiler yayıldı. Bu Usher’ı kızdırdı, çünkü o gerçek bir insandı. Mystery Men’den sonra reklam yönetmenliğine geri dönmeyi seçti; buna 2011 Super Bowl’da gösterilen bir Bridgestone reklamı da dahildi.
Paul Brickman – ‘Risky Business’
1983 yapımı Risky Business, dünyayı Tom Cruise adında genç ve becerikli bir gencin olağanüstü yetenekleriyle tanıştırdı. Risky Business günümüzde gelmiş geçmiş en iyi gençlik filmlerinden biri olarak görülüyor.
Ne yazık ki filmin eleştirel ve ticari başarısı yönetmeni Paul Brickman’a bir kariyer yolu çizmedi. Risky Business yönetmenin ilk filmiydi ve vizyona girmesinden bu yana geçen kırk yılda sadece bir film daha çekti: 1990 yapımı, başrolünde Jessica Lange’in yer aldığı Men Don’t Leave. Peki ne oldu? Brickman, Risky Business’ın yapımı sırasında filmin sonu konusunda yapımcı David Geffen’la tartışmıştı.
Brickman muğlak ve karamsar bir son için bastırdı, Geffen “Hayır,” dedi ve mutlu bir son çekilmesi konusunda ısrar etti. Brickman, Variety dergisine verdiği demeçte “Bu klişe mutlu sonun tüm filmi tehlikeye attığını hissettim. Filmi neredeyse bırakacaktım.”
Sonunda, bırakmak yerine yönetmenliği bırakmayı seçti ve şimdi Hollywood’la tek bağlantısı ara sıra senaryo yazmak.
Daniel Myrick ve Eduardo Sánchez – ‘The Blair Witch Project’
Teknik olarak, Daniel Myrick ve Eduardo Sánchez, Blair Cadısı’nı çektikten sonra tamamen ortadan kayboldu diyemeyiz. her ikisinin de 1999’da gerçek bir kültürel fenomen haline gelmesinden bu yana geçen yıllarda birçok yönetmenlik deneyimleri var. Sánchez aynı zamanda Supernatural, Lucifer, Yellowjackets ve Star Trek: Strange New Worlds gibi yapımların bölümlerini yönetti ve Hollywood’un gözde televizyon yönetmenlerinden biri haline geldi.
Myrick ve Sánchez tarihin en kârlı filmlerinden biriyle found-image türünü yarattıktan sonra sinema dünyası sakinleri onların güçlü bir yönetmen ikilisi olacağını düşünmüştü. Bunun yerine bir daha asla birlikte çalışmadılar ve ayrı ayrı yönettikleri filmlerin hepsi doğrudan videoya ve/veya yayın platformuna çıktı.
İkili bugünlerde Blair Cadısı’nın mirası hakkında verdikleri röportajlara bakıldığında filmin başarısının hem büyük bir armağan olduğunu hem de en büyük lanetleri haline geldiği anlaşılıyor. Sánchez, Starburst dergisine verdiği demeçte “Blair Cadısı’ndan sonraki filmlerimizde özgeçmişinizin en üstünde yer aldığı için kullanmak istediğiniz bir şey var, ama aynı zamanda ‘Bu film Blair Cadısı olmayacak. Bunu anlıyorsunuz, değil mi?’ demeniz gerekiyor. Blair Cadısı bir istisna” dediler.
Robin Hardy – ‘The Wicker Man’
Robin Hardy’nin The Wicker Man filmi 1973’te gösterime girdi. Yıllar içinde şimdiye kadar yapılmış en iyi folk korku filmi olarak ün kazandı ve etkisi, vizyona girmesinden bu yana geçen 50 yılı aşkın sürede sayısız korku filminde, TV dizisinde ve romanda hissedildi.
Bu filmle ilk uzun metrajlı film yönetmenliğini yapan Hardy’nin, daha sonra birçok klasik esere imza atacağı düşünülüyordu. Ne yazık ki Hardy 13 yıl boyunca başka film yönetmedi. 2016’da vefat etmeden önce iki film daha çekti; bunlardan biri The Wicker Man‘in devam filmiydi ama başarısız oldu.
Hardy az bilinen üç filminin yanı sıra, reklam yönetmenliği yaptı, tarihi romanlar yazdı ve International İskoçya ve Amerika’da tarihi tema parklarının geliştirilmesinde çalıştı.
FAR OUT MAGAZINE